Bazen bu dünyaya bir iki işi hâl yoluna koymaya geliriz. Evren zaman dilimi ile birkaç
saatliğine uğramışızdır. Fakat dünya zaman diliminde bu bazen yetmiş yıl sürer. Kısaca birkaç saatliğine gelip yetmiş yıl kalırız. Birkaç saatte halledeceğimiz bir iki işi hâl yoluna koyarken bir ömür geçirmişizdir.
Bunun nedeni frekans (titreşim) farklılıkları. Her zaman dilimi farklı titreşimlere sahip ve orada geçen süreye zaman adı verilir. Değişen tek şey algılama şeklimiz. Algılama biçimimiz bizi gördüklerimizi ve hissettiklerimizi tanımlama ihtiyacına iter. Bu tanımlardan en paha biçilmezi ve en bilinmezi daima zaman olmuştur. Zaman kavramını anlayamadan da hiçbir
gizemi çözemeyeceğiz gibi görünüyor.
Her şeyi kurcalamaya, her şeyi bilmeye, her şeyi öğrenmeye meyilli olan insan daima
sorgulama ile meşgul. Fakat bilmelidir ki evrenin temel değişmezleri var. Bazı şeyler özdür.
Yani Som’dur. Değişmez. İşte bunlardan biri de Zaman kavramı. Zaman asla değişkenlik
göstermez. Değişen tek şey algılama biçimleridir. Algılama biçimleri de insandan insana
değişir. Bu hem fiziksel hem de ruhsal bir durum. Örneğin gözümüzdeki optik sinirler
görüntüyü beyne aktarırken titreşim yani frekanstan etkilenir bu yüzden herkesin gördüğü
aynı fakat algılaması farklıdır böylece de ortaya sayısız yorum ortaya çıkar. Bir objeye bakan
iki kişinin bile yorumu farklı olacaktır. Burada farklı olan tek şey algılarımız.
Kutsal kitaplarda vurgulanan çok önemli bir söz var: Beni An!
Beni an demek sürekli beni zikr et, sürekli ismimi tekrarla, ismimi yücelt anlamına geldiği
gibi, beni an kavramının daha derindeki şifresi An’da kal demekti. Ben ölümsüzlüğün işareti.
Anda kalabilen ölümsüz olur. Ona ne ölüm ne doğum isabet eder.
Zamanı ölçmek bir darlık yaratır. Saatlerin günlerin yılların sayıldığı bir dünyada, insana
tabiiki de ölüm gelecekti. Çünkü zamanı sıkıştırmış ve darlaştırmıştı. Ve insan bu sıkışma ve
darlıktan ancak ölerek çıkabilirdi. Ve ölümün olduğu dünyada, doğum da zaruri olacaktı.
Zamanı kısıtlayana ölüm ve doğum isabet edebilir. Zaman sırrını çözdüğümüzde bu iki
hakikatin döngüsünden kurtulmak mümkün olacaktır.
Hayatı nasıl yaşadığımız önemli. Çünkü devamında da öyle olacak. Aynen devam edeceğiz
yolculuğa.
Comments