İç dünyanın aydınlanma serüveninde, yolunu aydınlatacak cevaplara ihtiyacın var.
Buraya kadar, neredeyse güle oynaya anlattığımız kavram, biraz ciddileşebilir. Çünkü bu yolun kavramları hem eğlenceli, hem de iç dünyanızdaki derin kuyuda sondaj etkisi yapar.
İnsanlar Kutsal Kur’anda işaret edildiği gibi, kendi gerçeğini, 40’lı yaşlarına ulaştığında hissetmeye başlar. Bu olgunlaşma zamanıdır. Bu durumu erken de yaşayabilir, daha geç de. Ama genelde yaş, ortalama 40'tır.
Bir ben var, bir de benden içerü! Dediği anda, alaca karanlık dünyası biraz daha kararmaya başlar. Çünkü dış dünyası alaca karanlıktı kabul!
Ama iç dünya daha da karanlık, zifir, göz gözü görmez bir yerdir.
Üstelik dehliz gibi uçsuz bucaksız! Git git bitmiyor. Yürü yürü sona ermiyor. “Düşüyorum varamıyorum! Çünkü karanlık, göremiyorum.”
Neden Karanlık? Çünkü bugüne kadar edindiğin bilgiler, iç dünyanı aydınlatmaya yetmiyor. Yetmeyecektir. Yeni bilgilere ihtiyacın var. Fakat bu bilgileri hiç kimse, hiçbir kitap ve hiçbir öğreti sana vermedi, veremez de.!
İç dünyan öyle bir yer ki: Para uzatsan almaz. Rüşvet teklif etsen anlamaz. Yiyecek sunsan istemez. Malını mülkünü bağışlasan geçit vermez.
İç dünya denilen yer, böyle bir şey. Hiçbir maddiyatı kabul etmez. Karun kadar zengin olsan, firavun yetkilerin de olsa: İç dünyan bir türlü aydınlanmaz.
Unutmayalım ki, “aydınlanmanın” denenmiş yolunda herkes eşittir.
Sıfatların, dünyasal zenginliğin, mal mülk sahibi olmanın, çok iyi bir insan olmanın, çok kibirli biri olmanın bir faydası yoktur. Dünya için gerekli olan tüm şartlar, İç Dünyada birer hiçtir.
Tüm ücretler, iç dünyanın karanlığını aydınlatamayacaktır.
O karanlığı nasıl aydınlatabilirsin?
Yolunu nasıl bulabilirsin?
Bunun için nasıl bilgilere ihtiyacın var?
İşte tüm bu soruların cevabını sana ancak güçlü tarafın olan kendin verebilir.!
Eğer arayıp, bulup, karşılaştığın ve tanıştığın kendin, hakikatte gerçekten kendin ise: Cevaplar onda.!
Hakikat olan kendin ile karşılaşana kadar birçok kimlikle karşılaşacak ve her seferinde “İşte Bu aradığım Kendim” diyeceksin. Ortaya bir sürü “ben” kavramı çıkacak. Her birinin oyalamaca olduğunu fark edersen Ne mutlu!
Ama olmadığını anlayana kadar yol devam edecek.
İnsan Hakikatte gerçek Kendi ile karşılaştığını nasıl anlar?
Sorduğu sorulara en erdemli cevapları aldığı anda!
Gelelim şimdiye kadar hiç duymadığın bir kavrayışa. Burası çok önemli:
O cevaplar, senin iç dünya yolculuğunda, yolunu aydınlatacak olan cevaplardır.
Tekrar vurgulayalım ki, cevaplar, İç dünyanın aydınlanması için henüz yeterli değil. Cevaplar ancak Yolunu aydınlatacaklar.
İç dünyanın aydınlanabilmesi için: Yolunu aydınlatacak cevaplara ihtiyacın var. Cevapları da ancak güçlü olan kendin verebilir.
O cevaplar öyledir ki! Mucizenin ta kendisidir.
Yolunu aydınlatan cevaplara ulaştığında kendin ile barışmaya başlamışsın demektir.
İnsanın Kendinle barışması çok kolay değildir. Onlarca yıl sürebilir. Hatta belki bir ömür boyu!
Çünkü güçlü olan kendin, derhal cevapları sana aktarmaz. Onunla barışman gerekecektir. Kendinle Barışan kişi Kendine Kavuşan kişidir.
...
Cümlelerimiz burada nihayete eriyor. Birkaç kelam daha edip, sonlandıralım isterim.
Dört bölümde anlatılan tüm ifadeler, kişinin önce sayısız Benlerle ve sonunda gerçek Beni ile karşılaşması, tanışması ve barışması içindi.
Kendi Hakikatine Kavuşan kişi için, kadim öğretilerin güzel bir ifadesi vardır: Dağlara Yürü Der ve Dağlar Yürür!
Kendini Bilen kişi, dağları yürütecek manevi kudrete erişmiş kişidir. Ve bu kudrete erişen kişinin, artık herhangi bir yönteme ihtiyacı kalmamıştır. Bundan sonra, Hakikati ile baş başadır. O Hakikat, gerçek ilmi, gerçek irfanı bahşedecek olan ve terbiye edecek olan sistemin uzantısı olan Rab’dir.
Kendini Bilen Rabbini Bilir.
Düşünürken yoruldugum kadar yorulduğum ve kaybolup kaybolup tekrar yolumu bulduğum hiç olmamistir
"Kendini bil-en, Rabb'ini bil-ir." Ne kadar derin bir mana içerdiğini idrak etmeye başlamak.... 🙏🏻💝