Kendini ve Başkalarını affetmek, doğru ama eksik bir yöntemdir.
Kendini arayan ve bulan kişi, "kendi ile karşılaşan" kişidir.
İkinci Adım!
Kendi ile karşılaşan kişi, "kendi ile yüzleşecek" kişidir.
Eyvah‼
Zor olduğunu söylemiştik. Kolay değil bu yöntem.
Kendini tanımak, öyle hemencik, kolaycık olabilecek bir durum değil.
Kendini Arıyorsun, Buluyorsun ve Karşılaşıyorsun!
Yüz yüze gelmek!
Bu durum, yeryüzünde olabilecek fiziksel bir durum değil. Ancak manen ve içsel olabilecek bir durum.
Unuttuğumuz, terk ettiğimiz, yalnızlığa bıraktığımız kendimiz ile karşılaştık!
Karşılaştık! Şimdi ne olacak?
Elbette ki, kendimizin kendimize söyleyeceği sözler ve edeceği sitemler var.
Kısaca ateşten gömleği sırtınıza geçiriverdiniz. Kolay gelsin.!
Ateşin Ateşe diyecekleri var‼!
Bu da işin vicdani boyutu.
Kolay olmadığını belirtmiştik.
Kendinizi muhtemelen küçücük yaşta terk ettiniz. Genelde insanlar, kendilerini çocukluk zamanlarında terk ederler. Ve büyürler.
İnsan yaşamı boyunca başkalarını affeder. Sonra kendini affetmesi gerektiğini öğrenir. Kendini ve Başkalarını affetmek doğru ama eksik bir yöntemdir.
Şimdi bu yazıda önemli bir detay okuyacaksınız:
İnsanı ancak, terk ettiği, yalnızlığa bıraktığı, sonra bıraktığı yerde bulduğu KENDİ affedecek.
Karşılaştığınız "kendinizden" af bekleyeceksiniz. Bu uzun bir zaman alacak. Çünkü terk edilmiş, unutulmuş, bekletilmiş bir kendiniz var karşınızda.
Onu ikna etmek, gönlünü almak, affetmesini beklemek uzun ve meşakkatli bir yol.
Şimdi gelelim en önemli soruya: Kendim, Beni affettiğinde ne olacak?
En büyük mucize bu zaten!
İnsan, yaşamı boyunca, muazzam bir duygusallık ve alınganlık boyutundadır. Kırılgan ve hassastır. Kendini bilinçsizce feda etmiştir. Fakat bu fedaları hiç kıymet bilinmemiştir. Bu da onu hassas, kırılgan, alıngan, küsen biri yapar. Şüpheci ve kararsızlık boyutu bir cehennem gibidir. Bunun tek bir nedeni var: Kendini Terk etmiş olmak.
Kendini terk etmiş olmanın verdiği bir azaptır bu. Bilinçaltından sızım sızım dışarı sızar, kendini belli etmeye çabalar. Ama bir türlü anlatamaz derdini. Ve insan bu durumu bilmeden uzun bir ömür yaşar. Ve kendi ile karşılaşmayı, öldükten sonraya bırakmış olur.!
Kadim öğretiler, "kendini tanı" derken, aslında: Bu işi öldükten sonraya bırakma! Henüz nefes alırken hallet! .... demek isterler.
Kişinin bu karmaşadan ve anlamsız duygusal hezeyanlarından Azad olmasının tek yolu: Kendi ile Karşılaşmasıdır.
Kendi ile yüzleşmesidir.
Karşılaştığın: Kendini dinlemeye hazırsan. Başlıyorsun demektir.
Sana neler anlatacak.
Ne sitemlerde bulunacak.
Çünkü onu terk etmiştin!
Vicdan azabı ile yüzleşme vakti. Gönlünü almadan da bir önceki yazıda belirtildiği gibi, Kul Hakkını yerine getiremezsin.
Kişi istediği kadar kendini affetsin. Başkalarını affetsin. Allah'tan af dilesin.
Fakat!
Kendisinin terk ettiği Kendisi affetmeden bu düğüm çözülmüyor. Gerçek huzura kavuşamıyor.
Bu ateşli yolu bulanlar ancak diğer adıma geçebilir.
Kendini arayıp, bulan, tanışıp, yüzleşip af dileyip, af edilenlerden, iç huzuruna kavuşanlardan OLmak dileğiyle...Sevgiyle...