Yaşamak dedikleri şey bol para kazanmak, bol bol harcamak, her yere döküp saçmak, hava atmak, tüketmek, politikaya girmek, büyük bir iş sahibi olmak, karşı cinse ve hemcinslerine hava atmak…
Bunun sonucu ne olacak? Bunun sonucu olmayacak. Sonucu verimsizlik olacak. Ele geçen boş şeyler. Yüksek enerji ile donanmış ilhamlar, bir akıl ve bir düşünce böyle boş şeylerle vakit harcayanlara kanca atmaz, daha doğrusu tutunamaz. Çünkü tutunacak bir düşünce tarzı yok. Düşünce tarzının oluşturduğu bir zemin olmayınca tutunacak bir düşünce, bir ilham da olmayacak. Böylece, düşünce tarzı olmayınca verim de olmuyor.
Düşüncelerin üretilmediği, ilhamın beslemediği bir beden neye benzer?
İşin ilginç yanı da, bunun önlenmesi için yapılacak hiçbir şey yok. Kişinin kendisi bu illüzyondan çıkana kadar yapılacak bir şey de yok.
Peki düşünce tarzının zemini nasıl oluşabilir insanda?
Düşünen, ilham alan, üreten, verimli olan gerçek insan nasıl yeniden gün ışığına çıkabilir?
İnsan kendi kendine bunu yapabilir mi?
Elbette yapabilir. Elbette böyle insanlar gün ışığına çıkabilir.
Çünkü hali hazırda böyle insanlar dünyada mevcut. Azınlıkta olsalar da az daima çoktan iyidir.
Düşünce tarzının oluşturduğu zeminlere çekilen yeni düşünceler, parlak fikirler, mucizevi ilhamlar nasıl tekrar olabilir?
Önce şunu anlamalıyız.
Ürettiğimiz minicik bir düşünce dahi hepimizin zihninde, düşüncelerinde, mentalitesinde, titreşimlerinde bir manyetik dalgalanma yaratır. Üretme arttıkça, manyetik dalgalanma bir manyetik alana dönüşür. Bu manyetik alanımızı ne kadar beslersek, manyetik kodlar zamanla insan bedenini ve zihnini kendi kendine besler ve insanı üretken bir hale koyar. Ve bu manyetik kodlar giderek insanın manyetik imzası haline gelir. Her birimizin manyetik imzaları mevcut. Bu manyetik imzamızdan, doğa ve evren bizi tanır.
Çünkü manyetik imzamızı, dokunduğumuz her yere, ulaştığımız her canlıya, attığımız her adımla iletiriz ve manyetik mührümüzü basarız. Manyetik alanımız geçmiş, şimdi ve gelecekteki üretkenliklerimizin toplam alanıdır. Unutmayalım. Tekrar ediyorum, gelecekte yapacaklarımız değil, gelecekte yaptığımız tüm verimliliklerin üretkenliklerimizin şimdide toplanmasıdır.
İşte doğa, evren, kainat ve onun saf bilinç canlıları, insanları manyetik mühründen tanır ve ona göre tavır alır. Mucize denilen şeyin aslında manyetik alanımıza kattığımız yüksek değerler ve düşük değerlerle ölçüldüğünü artık anlamalıyız.
Bir enkazdan canlı çıktı.
Azgın bir nehirden sağ çıktı.
Korkunç kazadan burnu bile kanamadı. Vs. vs. vs.
Gibi mucizevi olaylar kişinin kendi manyetik alanında ürettiği yüksek değerler, ilahi ilhamlar ve verimliliği doğrultusundadır.
Şunu da unutmayalım. Sadece geçmişte yaptığımız şeyler bizi kurtarmaz. Geleceğimizde yaptığımız iyilikler de bizi şimdiki zamanda kurtarabilir. Sadece geçmişimiz bizim geleceğimizi oluşturmaz. Bazen gelecekte yaptıklarımız (yapacaklarımız demiyorum) bizim şimdiki zamanımızda imdadımıza yetişebilir.
Bu yüzden düşünce üretelim, yeni fikirler üretelim ki, yüksek ilhamlara zemin hazırlayalım. Herkes kendi dünyasını kurar, kuracak ve kuruyor. Tabii kurabilirse. Bu dünya neyle kurulabilir. Para ile, mevki ile, iş sahibi olmak ile, şöhret olmak ile değil. Ancak düşünce ile kurulabilir. Nasıl bir düşünce ile Derin Düşünce ile. Derin düşünen, çok yönlü düşünen, üretken, verimli, yüksek ilhamlara bedenini zemin etmiş bir insan ve insanlık.
Hayal değil gerçek.
Comentários