Ayişə Nəbi : Savaş kan, şiddet, acı ve gözyaşıdır.Başka bir düşüncede de savaşın bir arınma olduğunu derler.Savaşın bir arınma olduğu düşüncesine katılır mısınız?
Kevser Yeşiltaş : Barış ve huzur bir haktır. Hak kavramı maddi ve manevî Âlemlere sarîdir. Yani tüm Âlemleri kuşatır ve her zerreye sirayet eder. Allah’ın varlıklarına bir karşılık beklemeden, verdiklerine bir engel olma çabasına giren ve onu kendi çıkarları ile saklamak gayretinde olanlara bu izin verilmez, verilemez. Fakat tamahkâr bir nefs’e sahiptir insan. Kendine ait olmayan her şeye dokunur. Yaşamı hâl ile yaşayacağı yerde, yok etmek ister. Kendinin olsun ister ve bu isteme hâli fiiliyata geçtiğinde savaşır ve sonunda yok eder. Üstünlüğü sahip olduğu maddi değerler ile ölçer. Oysa ki üstünlük Edeb’tedir. Edeb’in Edeb’e üstünlüğü olur. Etin, kemiğin üstünlüğü yoktur. Madde ve eşyaya sahip olmanın da üstünlüğü yoktur. İnsanlığın savaşı insan ilk dünya sahnesinde belirdiğinden beri başladı. Neden çünkü enerji merkezlerinin ağır çatışması var. Yorucu ve acı verici bir savaş sürüyor bedeninde. Bu savaşı kendi içinde halledeceği yerde dışarı yansıtıyor ve kendine ait olmayanlara el uzatıyor. Öldürüyor, yok ediyor. Oysa ki öldürmesi gereken bir benliği ve yok etmesi gereken hırsları var. Kontrol edemediği için bu yıkım. Savaş bir arınmadır. Fakat diğerine, başkalarına, başka ülkelere, başka insanlara, başka bir ırka değil, insanın kendi nefsine karşı bir arınma gerçekleştirmesi gerekir.
Ayişə Nəbi : Azerbaycan Ermenistan savaşı devam ediyor.Biz kendi vatanımızı, topraklarımızı savunarak, kendi yurdumuzda savaşmaktayız. Sivillere tek kurşun atmadı ki. Oysa ermeniler bizim şehirlerimize roketler atıyor, sivilleri, çocukları, suçsuz insanları katlediyor.Dünya bunu görerek susuyor. Dünya neden haksızın yanındadır?
Kevser Yeşiltaş : Dünyayı bir “savaşın ve ölümün” dünyası olarak baştan çizilmiş bir kaderin içine zerk etmişler. Gönül nasıl kabul etsin ki? “Barış ve Huzur Tüm Dünyayı Sarsın” diyen masum ve haklı insanları görmezden gelmek, onların çığlıklarına kulak tıkamak, tamamen çıkar meselesi. Savaş, sadece nefs ile emrolundu. Bu tüm dinlerin baş tacı bir sözüdür. Başkasının canını, malını, toprağını, namusunu elde etmek uğraşısı, savaş değildir. Bunun bir adı yoktur. İnsanlık hazinesinde bunun bir tanımı yoktur. Barış, savaşın zıddı değildir. Barış başlı başına Huzurun temsilidir. Huzuru yok etmek için ellerinden geleni yapan karanlık güçler vardır. “Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir” Mustafa Kemal Atatürk diyen bir bilge geçti bu dünyadan. Fakat hala anlamamakta direnen bir küresel sorun ile karşı karşıya dünya insanlığı. Bir masum öldüğünde, biz e o masumla beraber ölüyoruz. Bir ülke saldırıya uğradığında hepimiz bundan etkileniyoruz. Bilinçlerimiz, ruhlarımız sarsılıyor ve zarar görüyor.
Ayişə Nəbi : 30 senedir zoraki olarak terk ettiğimiz evlerimizi, yurdumuzu yeniden geri almak için savaşıyoruz.Hakkımızı, bizim olanı istemekteyiz.Ama dünya bizi barışa seslemekte.Biz 30 yılldır barış dedik sabrettik, bekledik ve hep biz kaybettik.30 yılda oradan göç edenlerin büyük çoğunluğu artık hayatta değildir.Bir ömür tükendi bitti.Geç de olsa haklı hakkını alıyor.Allah katında da haklıyız diye düşünüyoruz.Yanılır mıyım?
Kevser Yeşiltaş : Yanılmıyorsunuz. Sahip olduğumuz şeyleri korumak gözetmek insanlık görevidir. Bu insanın bir erdemidir. Bu ilahi bir hakikattir. Sahip olduklarımızı haketmek bizim hakikatimizdir. Hakikat bize kadar uzandıysa, Hakikatin de hakkını vermek bir hakktır.Çünkü Hakikat de hakkını almak ister. Üstelik ulaştığı kişiden, kişilerden, ümmetten, halk topluluğundan bekler bunu. Onu Hareke'lendirir. Yani sessizlikten sese davet eder. Durağanlık devam ederse o toplulukta, o vakit Hakikat başka alternatiflere yol alır. Lakin geride kalan topluluğun vay haline! O hakikatin hakkını verememiştir.Hakikat yolunda olan kişiler, sahip olduklarını koruyan insanlar, insanlik için artı bir puan ekler hazineye. Hakikatin tersinde karanlık işlere bulaşanlar ise; işte onlar insanlık hazinesinden çalarlar ama kısa vadede işleri yürür. Uzun vadede bedeli ağır olur. Sanmasin ki kimsenin etttigi yanına kalacak. Iblis bile süre verilenlerden oldu. Onun yok edilmesi bir ödül olurdu onun için. Heran telafi mumkundur. Insan da süre verilen varlıklar basamağında. Hakikatin yolunda olanlar ne azdir lakin etkisi çoktur. Karanlık enerjiden beslenen insanların, maalesef Hakikatin yanında olanlara karşı görmezden gelme gibi bir huyu var. Bu insanlık tarihinden beri böyle. Bu dünya savaşın ve ölümün gölgesinde olarak değer biçildi ve bize böyle dikte ettirildi. Oysa ki savaş kavramı yerine barışı, ölüm kavramı yerine tazelenmeyi koyabilse insanlık, çok şey kazanabilir.
Ayişə Nəbi : Allahın inayeti mi? Şu an tüm halkta öyle bir duyarlılık, öyle bir ruh hali var ki, her kes tek yürek olmuş, Vatan diyor da başka bir şey demiyor.Herkes kendi yaşamını bir kenara bırakmış ve cephe, zafer, Karabağ demekte.Baktıkça hayret ve gurur duymaktayım.Allah insana zor anında ne garip duygular bahşedermiş.Sanki bir ay önceki insanlar değiliz, kalbimiz bir başka çarpmakta, dualarımız hiç tanımadığımız askerlerimiz için edilmekte, Karabağ için, Vatan için her şey.
Kevser Yeşiltaş: Bazı coğrafyalarda iyi ve masum insan olmak bu yüzden zordur. Üstünlüğün, görünen güç ve maddeden ibaret olduğunu zannetmek sevdasına düşen kötü insanların dünyasında oldukları için. Kendini bulamamış, dünya sahnesinde insan rolünü benimseyememiş, sapkınlığı yol edinmiş, insan sıfatını hak etmeyenler var. Eğriyi doğrudan ayıramayan bir insan düşünün. Yaratılmışın en hünerlisi lakin yalan ve kötülük yapabilme özelliği olan insan! Keşke bu kötü ruhlu, kendini bilmez kişilere ulaşıp şöyle diyebilseydik: “Korkma. Senin korkuların dünyayı yıkıma zorluyor. İnan ki, bu kötü eylemlerin ölümlere sebep olacak. Bunu yapma! Eğer kötülük yapmaya devam edersen, yalnız sen değil, bütün herkes, hepimiz, senin yüzünden hissemize düşeni yaşayacağız. Bunu kendine de insanlığa da yapma.”Şimdi kötü insanların yaptıklarından, yalnız o ve onun gibiler değil, masum ve hakklı olan insanlar da, bir Birleşik Alan Dairesi içinde etkileniyorlar. Kötü eylemler ve düşünceler ve savaş çığlıkları bütün varlıklara yansır ve bütün varlıklarda yankılanarak karşılık bulur.Zulme uğrayanlar, kendilerine yapılandan razı olmamalıdır. Buna karşı direnmeli ve masumiyetlerini, yurtlarını, topraklarını savunmalıdır. Eğer masumlar haksızlığa razı gelirlerse, Rahman da onların razı oluşundan razı olur ki bu insanlık için iyi olmaz. Bir kimse kendisine yapılmasına reva görmediği bir eyleme izin vermemeli, gerekli direnci canı pahasına da olsa göstermeli ve bu durumda ancak yardımını Allah’tan istemelidir. Allah, birini diğerine asla tercih etmez. Çünkü her insanın aklı, fikri, vicdanı kusursuz bir şekilde yerli yerindedir. Kullanamıyorsa, ifade edemiyorsa, bunun için mücadele veremiyorsa, her türlü zulme baş eğip de susuyorsa, bunun cezasını ve sonuçlarını Allah’a yüklemeyelim. Hayır diyebilmenin zor olduğu yerlerde zulüm kaçınılmazdır. Çünkü zulme uğrayan “hayır” dememiş, sessiz kalmış ve hayrını bulamamıştır. Hakikati istiyorsak, barışı arzu ediyorsak milli ve insani değerlerimize sahip çıkmalıyız.
Yaşamların son bulduğu yerin tam ortasında durdum. Rüzgâr bana burada neden olduğumu sorarken,
ben o sessizlikte masumların çığlıklarını duyuyordum. Onlarla beraber atıyordu yüreğim. Ama benimki görünende, onların ki sonsuzlukta. Hakikat, Bizim belirlediğimizdir.
Yaşamın bizi arzu ettiği yerdeyiz şimdi.
Ve biz, arzu edilen yerde Hakikati inşa ediyoruz.. (Kevser Yeşiltaş)
(Azerbaycan'lı yazar, şair ve gazeteci Aişe Nebi ile yazar Kevser Yeşiltaş röportajı)
Comments